Sayfalar
Çakmaktaşı'ndan
Domates, Biber Bir De Hüzün
Hüzünlü bi'yanı vardı seni sevmenin..
Ağaçların kışa, iklimlerin soğuğa alıştığı gibi alışıyordum.. Uzaktan uzağa bakıyor bir türlü yanına sokulup adını soramıyor, içimden geçenleri avuçlarına bırakamıyordum.. Hoş ne zaman girişsem konuşmaya bi'aksilik yakama paçama dolanıp duruyor ben öylece yanından köysoylu yolu tozutarak transit kaçışlara en önden bilet alıyordum.. Hiç unutmam bir keresinde "bu sefer tamam oğlum bu iş, söyleyeceksin delikanlı gibi sevdiğini.. " diye diye günlerce aynanın karşısına geçip hazırladım, hatta gaza getirdim kendimi desem daha doğru.. Sonra onca hazırlığın yeryüzüne çıkacağı gün nihayet gelmişti..
Seni görür görmez yayından kurtulmuş ok gibi soluğu aldım yanında.. Bakışların toza karışmış halde yüzüme bakarken "ayna oğlum aynayı hatırla diye" içli içli yanan tenime soğuk cümleler serpiyordum.. Bi'kaç kelime eveleyip geveledikten sonra tam konuya girdim.. (Hani filmlerdeki gibi olmasa da kendimce bi'romantizm havası yaratarak..) Tam o anda megafondan yayılan seyyar manavcının sesi ortalığı sebze haline çevirmez mi.? Ee zaten kalbim dudaklarıma gelmiş o heyecanla hatlar karıştı tabi bende "seninle ben domates biber gibiyiz ne güzel yakışırız patlıcanlı yemeklere.." diye bi'cümle fırlayıverdi dudaklarımdan.. Etraf oldu mu kiraz bahçesi gibi..
İşte ne zaman pazarda, manavda "domates,biber,patlıcan" ı yan yana görsem hatta kurutulmak için notalara asıldığına kulaklarım yerli yersiz şahit bile olsa öyle bir hüzün oturur ki içime seni sevmekten de öte..
Sürnot : Ee tabi ki Barış Manço "Domates, Biber,Patlıcan "şarkısı gider bunun üstüne..
Popüler Yayınlar
-
- NOTALARIN GÖNLÜNE KONAN MELEK - O bir üstün yetenek… İki buçuk yaşında nota bilip piyano çalıyor… O Türkiye’ye bir armağan...
-
kaldım iki dağ arasında… düşler hep geç gelirdi bizim oralara normaldi inek sesleri arasında hayata merhaba demek d...
-
Allegrosu yüksek bir operanın merdivenlerinde gezinirken takılıp düşüverdim.. Yoksulluğu yüksek kaldırımlarla döşeli bir şehrin kalbine.. ...
-
kimse bilmez ne çok acır yaram ne çok kanar… sorduğunda banka memuru, adını bilmediğim halde annemin kızlık soyadını.
-
I. aşk; elini tuttuğum gün devrimimdir. II. aşk; karşıdan bakınca sana platonik bir direniştir. III. aşk; ayrı...
-
nasıl da telaşa kapılır… başlardı hemen yüreğim. sen daha gelmeden ütü yerlerinden katlamaya kelimeleri.
-
dur! gitme daha vakit erken bırak beklesin biraz daha ayrılık… Salvador Dali ne olur biraz daha oyalan aynanın karşısında rujunu ...
-
kalbim; gözü yaşlı kelebek uçtukça ardından yetişemeyeceğini düşünen… ama yine de güzel kısacık yaşamı ardında koşarak eskitmek...
-
İlk olarak Marmara Kitabevi’nden 1945 yılında yayımlanan kitap Özdemir Asaf çevirisiyle dilimize kazandırılmış. 44 sayfa olan bu ki...
-
O sıfatın tavladığı... O gözle görülmeyeni gösteren... O aslında soyut ama bir o kadar somut ruh... 320 sayfa, ciltsiz, 14x21 cm ebatların...