Orhan ustaya-*
Kırık bir sonbaharın çatı aralığından
bakıyordum.. Bir yağmur damlasına tutunup dünyadan uzaklaşırken, yeryüzü ile
aramda ne varsa hepsini elimin tersiyle sildim.. Ne kadar da büyüdü yalnızlık,
küçülürken yeryüzü..
İnsanlar ahh insanların niye yüzü yok,
baba.. İnsanlar, bazı insanlar niye harfleri farklı yazıyor, baba.. Bakışlarındaki
hüzün nasıl ağır geliyor bana anlatamam.. Bi’cevap versen sorularıma,
tutunduğum o buluttan bırakıp kendimi yeryüzünü gamzesinden öpeceğim.. Ama
şimdilik en iyisi mi ben biraz daha yazayım baba.. Belki bi’cevap gelir de yaslanır
parmaklarıma.. Ne bileyim belki insanlar değişir her şey iyiliğe gider..
Şimdilik baba; çok kötü bu yeryüzü..
Blues mavisi bir notadan sallanarak Reggae
kıvamında oynayan seslere tutunuyorum.. İçimden geçen tüm cümleleri hece
yerlerinden kırparken, origami’k düşler batıyor içime.. Susmak niye bu kadar
acıtır insanı, baba.. Notalar hiç susar mı.? Susuyor işte baba.. Rüzgar dahi
esmeyi bırak esnemiyor bile.. Hadi biraz konuşsana.. Eski zamanlardan bahset.. Bir şarkı mırıldan mesela.. Tüm sorular o
notalara binip cevapları getirsinler.. Şimdilik baba; dinlediğim her şarkı çok
acı..
İçimde buruk bir gökkuşağı o buluttan
diğer buluta uzanır.. Acılar hiç
durmuyor ki baba.. Tam güleceğim sıra dişlerini gösterip mutluluktan koca
bi’ısırık alıyorlar.. Acaba ne kadar mutluluk yerse doyar bu acılar, baba.. Kaç
gülüşün yanağını kanatırlar.. Daha açmamış kaç çiçeği dikenlerle kuşatırlar..
Bi’kıpırdatsan dudaklarını, bahar okşayacak yüzümüzü.. Çiçek çiçek serpilecek
umutlar.. Daha güzel gülümseyecek dünya ama şimdilik baba; çok hüzünlü bu yerküre..
Bütün susuşlarımı çöp poşetlerinde
topluyorum.. Aklım, elim, yüreğim hep anılarda takılı kaldı.. Gerçekler çok
palyatif, anılarsa bi’o kadar telaşlı koşuşturmalarda baba.. Seni şimdiki
zamanın gerçekliğiyle hiç kazımak istemiyorum, belleğime.. Hep bilinçaltının
sunduğu o şatafatlı sürrealist dünyada ağırlıyorum.. İçimde yorgun işçi ellerin, dışım susuş
çöplüğü.. Söyler misin baba.? Kim temizler dışımdaki bu çöplüğü.. Kim kalabalık
cümleleriyle baştan çizer, seni.. Bi’kımıldasan yeniden öğreneceğim konuşmayı..
Şimdilik baba; çok ıssız kurduğum her cümle..
Kırık bir sonbaharın çatısından
damlayan hüzünle bakıyorum, hayata.. Çok büyük görünüyor her şey.. Çok
çaresiz.. Çok ıssız ve köhne.. Ne kadar da büyüdü yeryüzü, küçülürken bedenin..
Ne kadar da boy attı yalnızlık.. İçimde bi’toprak kokusu sanki adım adım
uzaklaşıyorsun benden.. Dur.! Sakın gideyim deme içim çok yağmur, baba.. Hayat bırakmıyor ki yakamı koşayım
omuzlarındaki mutlu çocukluğuma.. Şimdilik beni affet beni olur mu.? İçim çok
yağmur.. Yağmur, içim..
Sürnot: * Ustam; aynı zamanda Babam..