Salvador Dali – Büyük Mastürbatör


Kitap; Varlık Yayınları’ndan 1997 yılında basılıp yayımlanmış. Bendeki de bu yıla ait 1.basım. Türkçe ’ye kazandıran ise Gürhan Tümer. Onun hakkında da kısa bir bilgi vermeden geçemeyeceğim.


Gürhan Tümer; İzmir’li, mimarlık alanında Prof. Dr. Uzun yıllar Ege Üniversitesi ve Dokuz Eylül Üniversite’sinde akademik yaşam sürdü. Aynı zamanda İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı (İKSEV)’in kurucu üyesi olan Tümer, Eylül 2013’de aramızdan ayrıldı. Ancak bıraktığı güzel eserlerle hep yaşıyor ve yaşayacak da..


Gelelim Salvador Dali – Büyük Mastürbatör’e. Giriş yazısında Tümer, kitabın nasıl oluştuğuna dair ipucu veriyor.

İzmir Alsancak Fransız Kültür’ün dış kapısı önündeki masaya atılmış, alınıp bir daha geri verilmemesi ayrıca da resmi kayıtlardan düşümü yapılmış Dali’nin bu şiir kitabıyla karşılaşıyor. Ve hikâye başlıyor.

Doğruyu söylemek gerekirse Dali’nin şiir yazdığını biliyordum ama böyle bir kitabı olduğundan bihaberdim. Sevgili Gürhan Tümer bu kitap için öyle güzel, öyle güzel bir giriş yazısı yazmış ki birkaç sefer okudum.

Dali ile ilgili bilmediğim bilgilere rastladım. Mesela Dali’nin kaka sapığı ve sanatçısı olduğunu, etrafındakilere kaka öyküleri anlattığını, çocukluğunda altına bilerek işeyip çişinin bacakları arasından akmasından hoşlandığını, uzaya gidiş geliş çalışmalarında astronotların kaka çiş olaylarını( bu mevzuyu ayrıntılı anlatmayacağım zira mideniz kalkabilir) , Babil Kulesinden etkilenerek Ölümsüzlük Kuleleri olacak burada herhangi bir katta oturan bir alt kattakinin ağzına doğrudan yapacak ve hiçbir şekilde çalışmadan vb. bi’şeyler yapmadan beslenme sorununu çözebileceğini taaa ki bir tıp öğrencisinin kaka mineral ve protein bakımdan sıfırdır açıklamasını Dali’ye yapana kadar hep bu şekilde ölümsüz bir yaşam tezini savunduğunu. Bugüne kadar böyle ayrıntılı bir şekilde bilmiyordum.

Okudukça yer yer iğrendim, tiksindim ama ne demiş Dali; “İğrenme en çok arzu edilen şeylere açılan kapının çok yakınında bulunan bir nöbetçidir” Ben geçtim bu kitapla o nöbetçiyi zor da olsa.

Sonra efendim o zamanlar Gerçeküstücü şair Paul Eluard’ın karısı olan Gala’ya delicesine âşık olup Eluard’tan arakladığını, Hitler’i kadın olarak düşündüğü fantezisi, tablolarındaki cinsellikler falan bunları biliyordum da sekse Gürhan Tümer’in anlattığı kadar o derece düşkün olduğunu bilmiyordum. Amanın neler neler. Yazılmaz, anlatılmaz..:)

Aslında bir süredir ressam olup şiir yazanlar ile şair olup resim yapan sanatçılara göz gezdiriyordum. Bu kitaptan da böylelikle haberim oldu zaten. Benim için çok kıymetlidir, Dali’nin en ünlü tablosundan da bu yazdığı şiir yahut Nazım Hikmet’in, Max Jacob’un şiirlerinden öte çizdiği tablolar. Çok değerlidir. Kıymetlidir ve ayrı bir yeri vardır benim için.. Sanatçının ustalaştığı işin arkasında, kendine sakladığı ve yine kendine çıktığı nefes alma tünelleridir o yapıtlar. Çok ustaca olmasalar da çok samimi yapıtlardır. O yüzden daha bi’başka tanırsınız sanatçıları o yönleriyle karşılaşınca. Neyse lafı fazla uzatmadan gelelim Dali’nin Büyük Mastürbatör şiirine..

Bu arada az daha unutuyordum. Sevgili Gürhan Tümer sayesinde Michelangelo’nun da şiir yazdığını öğrenmiş ve iki adet şiirini okumuş olmaktan aldığım hazzı anlatamam.

Yukarıda da belirttiğim gibi şiire söyleyecek sözüm yok. Niye öyle demiş, niye burada bunu kullanmış diyerek irdelemek Dali’ye haksızlık olur. Ancak söyleyebileceğim şunlar. Tek ve uzunca bir şiir. Dali’ye yakışır tarzda hatta üç gömlek de fazla Dali’ce.. Sürrealist, lirik, romantik yer yer bazı bölgelerde çok sık ve gür bir şekilde iğrenç mide bulandırıcı (Çiş, kaka vb. öğeleri bolca kullanmış mesela) benzetmelerle bezenmiş. Ancak onca iğrenç yanına rağmen iğrenmiyorsunuz okurken ayrı dünyalara gidip geliyorsunuz. Güzel değişik pencereler açıyor zihinde..


Son olarak Dali’nin bu şiiri ile aynı adlı bir tablosu da vardır, içine girmeden şöyle dışarıdan bir göz gezdirin derim.. :)

Ve işte bir parça Büyük Mastürbatör;

“ Bakışları doluyordu
soğuk kalabalığıyla
imgelerin
ölümün ilkesine
bağlanmış
ve ta çocukluktan beri
bilinçaltı
imgelerinin
dalgalarına
çakılmış
ünlü
çeşmelere
benzeyen.” 





Bırak Batayım Yalnızlığın Tenine




Bırak tuzlu tenini dalgalı parmaklarıma bu gece sende alabora olmam lazım...

Bırak bu gece kelimelerini seni benden daha güzel yazacak kalemler yaratmam lazım...

Bırak saten bir gecelik giymiş gibi ilerleyen saatleri seni sana bırakmayacak zamanlara soyunmam lazım...

Hadi durma, durma gerçekten bırak sen de uzun topuklu ayrılığın ardından kurak mevsimlere aksın dudak ıslaklığım ...


Bırakkkk nasıl bulmadıysan yüreğimi öyle…




Yarabaz Bi'Adamım




Nakarat gülüm! Bu aşkın ötesi berisi gibi hayat hep aynı nakarat...
Üstelik işin tuhaf yanı, aynı hece harekatıyla yüreğimizi kuşatıyorken, biz yorulmak bilmeden aynı notalara basıp basıp farklı seslerin çıkmasını bekliyorduk...
Oysa mucizevi bir şarkı değil ki aşk ... Olsa olsa ayrılık şarkılarının girizgahından başka hiçbir halta yaramayan, heyecanlı üç beş perküsyon darbesi...

Dedim ya bu hayat, hep aynı nakarat... Sen çiz üstümü, sadaka niyetine bağışla güneşe... Bunu demek istemezdim ama "BEN BÖYLEYİM*" bu nakaratta yara/maz bi'adamım, yara/baz...

Popüler Yayınlar

Yasal Uyarı

Yayınlanan yazılar ve şiirler özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan yazı ve şiirler aktif link verilerek kullanılabilir.