yasa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yasa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Tapeden Tırnağa





Bence kilit cümleydi…
“Bugüne kadar ne istediniz de vermedik”
Türkiye’nin cemaate teslim edildiğinin pişkinlikle hem resmi hem de birinci ağızdan itirafıdır aslında bu cümle…
Ne istedilerse aldılar mı?
Aldılar sonra da işlerine gelmeyince adını paralel yapı, meridyen örgüt falan koydular…
Ayıp yahu…
Edep yahu…


12 yıldır verdiniz, verdiniz de sonra görmemezlikten vermemezlikten mi geldiniz… Onlar bu hale yani sizin deyimizle paralel devlet olana kadar siz ne yapıyordunuz kuzum… Neyle meşgul hangi hesapların peşindeydiniz… Hani siz koyun güdemeyenlere karşı güdebilenlerdendiniz… Şimdi bir kediyi bile çağıramaz oldunuz.

Sahi ne oldu da size 2010’da bangır bangır bağırarak millete ballandıra ballandıra anlattıklarınızın üstünüz bir çırpıda çizdiniz… Daha sonra onun üstüne (özellikle geceleri) habire durmadan her kılıfa sokmaya çalıştığınız özelleştirme, devlet ihaleleri vs. gibi yönetmelikleri kendi çıkar ve menfaat gruplarınıza yaranmak için değiştirmekten kalbura çevirdiniz… Sonra o kadar şaşkına döndünüz ki kendinizin verdiği önergeleri yine kendiniz ret ettiniz. Mit krizinde, deniz fenerine tanınan özel, yıldırım hızıyla değiştirilen yasalardan, Balyoz, Ergenekon davalarını muaflaştırdınız…  

12 yıldır yasaları uzlaşı aramadan kimselere sormadan değiştirmekten oyun hamuruna çevirdiniz.  Adamına göre ihale şartnameleri düzenlendi… Adamına göre özelleştirmeleri adeta vakf ettiniz. Ve kim bilir daha bilmediğimiz neler neler...  Sonra malum tarihe 17 Aralığa gelindiğinde işler bir değişti bir değişti... O onu din-lemiş, onlar onları din-lemiş izlemiş. Sonra pisliklerin ardı arkası kesilmedi her gün tapeden tırnağa bir kasetle, ses kaydıyla, iğrençlikle güne başlar olduk. Artık iktidar da o kadar alıştı ki bu oyunu hak sandıkta bozar diyor. Seçim meydanlarında ezilmiş, mağdur edebiyatı yapıyor. Yani yüzsüzlüğün bu kadarı, koltuk sevdasının bu kadarına da pes doğrusu.  Boğazına kadar batmış bir iktidarı halk sandıktan birinci çıkarsa ne olur o sandığa gömse ne olur. Hırsızlığın layığı sandık değil mahkemedir. Ama bugün gelinen noktada hangi mahkeme de yargılar ki sizi bilmem.  

Sonuçta tapeleri inkâr etmiyorsunuz kabulleniyorsunuz ama istifa mekanizmalarını çalıştırmıyorsunuz. Üstelik ortalık daha da pislenecek diyorsunuz. Peki, ortalık pislenince siz temiz ak pak mı olacaksınız. Size bi’şey bulaşmayacak mı? Kendi yarattığınız din-lemeler sizi bu memleketi nereye götürecek… Daha ne bekliyorsunuz bulanmışınız tapeden tırnağa… 

Hava Yer Yer İzmir Yağışlı

Yer…
Yer…
Neresi dersiniz…
Tabi ki İzmir…
Bu sefer sahnede Bülent Arınç…
Ve malumuz o cümle “ Her şey içki ve seksten ibaret değil…”
Eee…  Zaten ibaret diyen olmadı.  Ancak Arınç, sanıyorum ki tüm algılarıyla yani yaşam tarzı onlarınkiyle bağdaşmayanların hayatlarını içki ve seksle geçirdiklerini sanıyor.
Pes doğrusu…
Ne can ne de yürek dayanır öyle yaşamaya?  
Lakin bi taraftan da düşünmüyor değilim. Neyi mi? (Durun hele öyle yaşamayı değil, düşündüğüm)
Hani Sayın Başbakanımızın diline pelesenk olan şu meşhur 3 çocuk tavsiyesi…
Hani asgari ücretle çalışan bir gencin evlenmesine yardımcı oldu da sonra 3 çocuk, dedi.
Hani önüne gelene 3 çocuk diye diretti…  Kadının doğurganlığını ön planda tutup, erkeğe bakıp üç de üç…  Dediği söylemler geldi aklıma…
Acaba şimdi kim düşünüyor?
Bakanı seksten ibaret değil derken, Başbakan 3’te kararlı…
Ee ama Sayın Arınç, leylekler getirecek değil ya bu üçü… Hadi karıştınız milletin içkisine, bari bırakın da yatak odalarına girmeyin…  Hadi girdiniz, bir karara bağlayın kendi içinizde çelişeceğinize… Yasaysa yasa… Kutsal kitap değil ya bu anayasa, değiştiriverin çekirdek aile kavramı içeriğini olsun bitsin… Hem siz rahat edin… Hem de tıksıranlar… Bir yandan da seksi düşünenler… Düşünürken soğukta karılarıyla değil acılarıyla… İşsizlikle… Geçinebilme umuduyla çiftleşen insanlar derin bir nefes alsın.
***
İzmir’e gelen her AKP’li İzmir’e ne kadar geldiğini, EXPO’nun arkasında olduklarını, İzmir’le ilgili proje ve desteklerini anlatır dururlar. Yani siyasi lügatte bakın şu anki parti iyi hizmet vermiyor . Siz gelin bize oy verin bakın İzmir nasıl olacak vs. vs. Yani açıkça bize oy vermediğiniz sürece İzmir yerinde sayıp duracak. Bunu iyi düşünün, bilin ona göre seçimlerde oy verine çıkıyor, kullandıkları her cümlenin arka kapıları.   Eee… Hal böyle olunca siz ne düşünürsünüz…  Doğal olarak benim düşündüğüm tek şey “ oy yaptırımı”… O yüzden İzmir’e gelenler İzmir’i kendi partilerine sokmayı değil de İzmir’e hak ettiği değeri hatta fazlasını göstermeleri gerektiklerini ne zaman öğrenecekler. Hadi diyelim ki değer vermiyorsunuz sırf ego tatmini için İzmir’i istiyorsunuz. Bari cümlelerinizde kendi ipinizi kendiniz çekmeyin…  Hal böyle olunca gülmeyle kusma arası bir şey düğümleniyor insanın boğazına… 



NOT: Foto çeşitli internet sitelerinden alınmıştır.

 

Popüler Yayınlar

Yasal Uyarı

Yayınlanan yazılar ve şiirler özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan yazı ve şiirler aktif link verilerek kullanılabilir.