Geldiğimiz son nokta…
Mecliste vekiller horul horul pahalı koltuklarda
uyurken torba yasa içerisindeki maddeler kabul edildi. İşçi ölümlerinde dur
durak bilmeyen o masallar ülkesinin çalışanları ise o gün hiçbir şey yokmuş
gibi işlerine güçlerine kaldıkları yerden devam ettiler. Ölümleri pahalı
koltuklarda değildi ama ne hikmetse öldüklerinde de pahalı olamadılar. Hep
ucuzdular, ucuz kaldılar…
Üstelik ölüm neydi ki yaşamanın ya da doğruyu
söylemek gerekirse yaşamaya çalışmanın yanında… Bedavadan acık daha ucuz…
Diğer taraftan o masallar ülkesinde yaşamaya
çalışan Can Dündar’a yolsuzluk belge-seli’ni hece hece nasıl olduğunu anlattığı
yazı dizisi için suç duyurusunda bulundular. Aralığın17’siydi 25’iydi
yolsuzlukların miladı derken birden o tarihler yolsuzluk tarihinden çıkıp
paralelcilerin darbe tarihi yapılıverdi. İktidar yolsuzluğu her seferinde
örtmek için kenarı dantelle işlenmiş masa örtüsü kıvamında bir konuyu elindeki
medya gücünü kullanarak bulup örtmüyor mu? Hatta örtmekle yetinmeyip mağdur
ayaklarına yatıp yok darbe yapıp hükümeti yıkacaklardı, yok 28 Şubat’tı gibi
konuları zırvalayarak hukuka ve kamuoyuna içi çakıl taşlı pilavı yediriyor
muydu? Ne yazık ki bizde bunu bir günde yemeyelim diyeceğimize eee ayranda olsa
yok üstüne tavuk eti falan da tiftseniz fena olmazdı diyoruz. Yazıktır yahu siz sofraya çeşit çeşit
yemeklerle oturun bizlere kuru bir pilavı çok görün… Yolsuzluklar da olmasa pilavın
yüzüne de hasret kalacağız…
Sonra gelelim Çarşı pazar mevzuna…
Yok, yok hanımlar, beyler haftalık semt
pazarlarından yaptığınız alışverişlerin el ayak yaktığı, gerçek enflasyon
canavarının anavatanı olan o yerlerden bahsetmiyorum. Hani şu her şeye karşı
olan Çarşı’dan bahsediyorum.
Takım tutmam… Futbolla alakam yoktur( Tabi PES,
FIFA tarzı oyunları saymazsak) ama koyu bir Çarşı taraftarıyım. Çarşı’yı tutar
onlarla umutlanır, onlarla gülerim. Onlarla direnir, onlarla boy veririm. Çarşı
başkaldırının, dik duruşun, bir simgesidir benim için… Chearşı’dır nam-ı diğer okunuşu
bende… Bu masallar ülkesinin her yerine yetebilen Van depreminden, Soma maden
faciasına kadar yayılan yardımlaşma ve dayanışmanın eşsiz eseridir, ezilenlerin
sesidir; Çarşı bende…
Ve sonuç yani noktadan önceki son cümle;
Kim yolsuzluğu unutturmak istemezse…
Kim ki depremden arda kalanları gösterip hükümetin
çalışmadığını ima ederse…
Kim Soma’da yiten işçilerin hesabı sorulsun, Soma
unutturulmasın derse…
Kim Gezi’nin G’sini ağzına alır ise…
Balyoz’cu Ergenekon’cudan öte paralelcidir,
darbecidir…
İleri demokrasinin yeni trendi para-leldir bundan
böyle biline…
Duyduk duymadık demeyin…
…