Cümbür Cemaat





İlhami Yangın’ a ait ister anı deyin ister araştırma her iki dala da uyan bir kitap… Öncelikle şunu belirtmek isterim ki kitap bir solukta okunacak türde… Dili sade ve basit, üslupta zorlama yok. Hatta ve hatta kitapta geçen konuların gerçek olduğuna o kadar emin olmanıza rağmen acaba hayal ürünü mü kurgu mu diye bile okuyucuyu tereddütte düşürecek türde bir akıcılığa sahip…
Hatta yer yer yok canım!
Habi bee!
Harbiden mi?
Allah Allah bu kadar da olmaz!

Yuhh yani! Vb. gibi hayret ünlemlerini içinizden geçirebilirsiniz…

Kitabın fiziki özelliklerine gelecek olursak 2012 basımı, 13,5x19,5 cm boyutlarında, ciltsiz, 232 sayfa…  İçindekiler ve giriş bölümü malumunuz üzere çoğu kitapta olduğu gibi bu kitapta da var.

Bilgi yayınevinden çıkan bu kitap yazarın da birebir içinde olduğu cemaatin Türkiye’ye eski iki Mit ajanını çağırması ve kendi adamlarına Ankara’nın göbeğinde bir çiftlik evinde kasetleme, dinleme, istihbarat alanlarında eğitmesinin “hikâyesi” demeyeceğim, gerçekleşen olaylarını anlatıyor…  Yazar gerçekten öyle bir anlatmış ki hem bir solukta okunuyor hem de hikâye tadında dimağda bir tat bıraktırıyor.

Hatırlarsanız seçimden bir tık önce CHP ve MHP’nin kaset olaylarını... İşte bu olayların altında cemaatin olduğu, daha onlar gibi Türkiye’yi dört bir koldan kuşatan dinleme, izleme, kasetleme merkezlerinin olduğunu savunan bir kitap…  Hatta durum öyle bir hal almış cemaat kendine ait evleri bile dinlemiş, izlemiş acaba patlak çatlak var mı diye…  İddialar, yaşananlar hep birinci ağızdan…  Daha neler neler insanın okudukça dudağı uçuklar…

Tuncay Özkan, Uğur Dündar, Aydın Doğan, Emin Çölaşan birçok siyasi ve bürokrat hatta son damlayı taşıran ise kitapta ismi gizli tutulan ve (ancak benim de tahmin ettiğim) milliyetçi kimliğiyle tanınan bir Prof’un hakkında yayılan iddialar bardağı taşıran son damla oluyor. Ne açıdan derseniz... Yazar ve onun bilgi kaynağı açısından. Çünkü yazar da diğer iki MİT’çi de kendini milliyetçi olarak nitelendiriyor. Ve cemaatin yaptığı bu son Prof. olayı eski iki Mit’çiyi de vicdan muhakemesi yapmasına sebep oluyor. Sonra İlhami’nin samimi olduğu yani eski dostu eski Mit’çi tüm bu olup bitenleri İlhami’ye anlatıyor. Üstelik tüm bu anlatılan realite bizim vergilerimizle gerçekleşiyor.

Emin Çölaşan’ın tahrif edilmiş belgelerinden tutun da daha birçoklarının bir gün lazım olur mantığıyla her şeylerinin belgesini, bilgilerini toplayıp arşivleyen, kasetleyen bir cemaatin aslında İslamiyet’le alakasının olmadığını yazar açıkça gözler önüne seriyor.

Kitabın sonuna gelindiğinde Çölaşan’ın kazanmış olduğu davanın belgeleri yer alıyor. Aslında yazar bir nevi özür dilerken bir taraftan da cemaatten öç alıyor, meydan okuyor bu belgeleri yayınlamakla…

dikkat edici cümleleri ise arka kapakta yer alıyor. Kulak verelim.
“İslamiyet’le uzaktan yakından hiçbir alâkası olmadığı halde "cemaat" adını kullanan bir canavar, ülkemizin kalbine, beynine çöreklenmiş, en yetişmiş insanlarımızı bile bir değirmen gibi ezerek un haline getiriyor, bütün kadroları eline geçiriyor; önemli mevkilerde görev yapanlar, işadamları, kanaat önderleri, herkes dinleniyor, izleniyor, kasetleniyor; bunları yaparken de vatandaşın vergilerini harcıyor”

Okuyucu notu; alınıp okunması ısrarla tavsiye edilen bir kitap… Gerek zihninizde gerek yaşamınızda çok ayrı pencereler açtıracak bir kitap “Cümbür Cemaat”…

Okuyucu Dipnotu; kitapta bahsedilen iddiaların tamamının gerçek, yaşanmış, gazetelere konu olmuş olmasına rağmen Cumhuriyet Savcılarının da neden suskun kaldığı, hiçbir soruşturma, kovuşturma açılmadığı da merak konusu…

Popüler Yayınlar

Yasal Uyarı

Yayınlanan yazılar ve şiirler özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan yazı ve şiirler aktif link verilerek kullanılabilir.