Bağışla Atam!




Bağışla Atam!

Senin gibi altını çize çize okuyamadık kitapları…  

Nerde din tacirler, din tüccarları, din sömürücüleri varsa biz onlara kandık. Hasta yatağında dahi okuduğun kitabın kırmızı kaleminle önemli gördüğün paragraf başlarına, titreyen ellerinle “ D” harfini bile koyman başlı başına bize azmin zaferini anlatmaya yeterken, biz yetinemedik. Senin bizde gördüklerini biz mercekli aynalarda dahi göremedik.

Kısıktı sesimiz…

Çürümeye atarlar diye zindanlara hep küçük harflerle konuştuk… İmece usulü toplanan yardımlarla şanlı zaferler kazanan ordunun mensuplarını bir bir kirletirlerken, biz memur zihniyetlerinde gezindik… Gidilmedik, gezilmedik okul olmayan köy kalmasın her yer apaydınlık olsun diye uğraştığın vatan toprakları artık senin bıraktığın gibi değil… Aydınlanmayı biz artık elektrik ve elli kusur mum gücüne sahip ampulden ibaret sayıyoruz… Üstelik senin o kanla, canla, başla düşman işgallerinden kurtardığın toprakları biz gönüllü olarak parsel parsel satıyoruz. Oysa vatan toprağının özelleştirmesi olmaz, biz toprağı alanlara üstündeki fabrikaları bonus niyetine verdik…


Bağışla Atam!
Bağışla…

Senin yıllar önce kurduğun o meclis artık TÜSİAD, MÜSİAD tarzı bir hal aldı. Her şey işadamı mantığıyla yönetilir oldu. Üstelik senin zamanında yurtseverlik aşkı ile yapılan vekillik, hizmet aşkı ayaklarıyla rant sağlamak için yapılır oldu. Vekillerde milletin değil zaten parti genel başkanlarının vekilleri ve öğretmen maaşlarını geçmesin dediğin yıllar evvelki bir vekilin şimdiki maaşı yirmi öğretmen maaşına denk geliyor. Enflasyon ise hep onlara vuruyor biz bolluk içerinde güllük gülistanlık yaşayıp gidiyoruz.

Bağışla Atam!

Seni, ne bana ne de ben, benden sonrakiler tam olarak anlatabildim. Hep klasik cümleler yer aldı okul hayatlarımızda, aile içlerindeki sohbetlerde ise adını dahi almadık ağzımıza… Hep ilkelerinden bahsedildi ama hiç uygulanıp uygulanmadığı sorgulanmadı. Okumayan, sorgulamayan, korkutulup sindirilen bir nesil yaratıldı. Ama hakkını yiyemem Atam, bir Gezi olayı yaşadık. O biraz bizi bağımsızlık, özgürlük savaşımız olan Kurtuluş Savaşımızın ruhuna bürüdü… Senin yıllar evvel dediğin gibi davrandı iktidar sahipleri… Mahkemelerde artık Nutuk’ların yargılanır oldu… Geleceği emanet ettiğin o gençlik de öyle…

Bağışla Atam!

Senin bir bir kazandırdığın kazanımlar ellerimizden kayıp giderken biz işi, aşı, çoluğu çocuğu düşündük… Bu vatan, bu ülke nereye götürülüyor hiç kafa yormadık. Bilime, ilme, sanata kendimizi verecekken, çoğunluk neredeyse biz de oraya sürüldük… Kitaplardan, sorulardan, sınavlardan bir bir çıkarıldın. Biz hala doğru şıkkı aramaya yeltendik…

Seni anmak; yılda bir kez öldüğün tarih ve saatte sirenleri çaldırıp hayata bir dakika saygılı davranmak değil, bunu sen de biliyorsun…
Seni anmak; bize Nutuk’larında bahsettiğin gençliğin gelecekten geleceğe, aklıyla, yüreğiyle senden devraldıklarını geliştirip yücelterek koşmak…

Hadi!
Sende biliyordun değil mi?
Geleceği, yaşadığın an gibi gördüğün kesindi. Yoksa ne diye durduk yere; 


“Türk milletinin karakteri yüksektir.”
“Türk milleti çalışkandır.”
“Türk milleti zekidir.” gibi söylemler edesin…

Bağışla, Atam…


Popüler Yayınlar

Yasal Uyarı

Yayınlanan yazılar ve şiirler özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan yazı ve şiirler aktif link verilerek kullanılabilir.