ŞIMART BENİ - Jeopolitik Çocuk -


Yeniden doğmuş gibiydim o jeopolitik çocuğun kabuğumdan çıkarken izlediği tabloda…
Kıtalar eriyordu avuçlarımda, sen yoktun…
Kabuğunu kırmaya çalışan bir yavru gibiydim, sen yoktun…
Ya da kabuğundan sıyrılmaya çalışan ergen, yine sen yok…
Bir kabuk, ben ve yaşamın üç hali kuşatırken tüm bilinçaltımı, sahi sen var mıydın? Yok-sa…

Seni en karanlık kuytulardan tut da en aydınlık yarınlarda aradım. Kıtaları birbirine dikip saat farklarını avuçlarımla un ufak yaptım.  Okyanusları bitarafa kara parçalarını bitarafa topladım. Her şey yerli yerindeydi… Tam olması gerektiği gibi…

Sen, gene yoktun. Gene yok…


Zaten hiç olmamıştın. Ben seni tamamen kendimde yarattım. Giydirdim – kuşattım, alladım - pulladım. Yeni bir hayatın başına kırmızı kurdele niyetine bağladım. Bazı sabahlar yatağın bir yanı boştu. Uyanıp baktığımda mutfaktan tıkırtılar duyuyordum. Başlıyordum –muş gibi yapmaya. Sonra ardından güzel kokular sarıyordu evi… Dayanamıyordum. Uykuyla uyanıklık arası hazırladıklarından çaktırmadan tırtıklıyordum. Sonra sen yakalıyor elime konduruyordun o güzelim, o canım elini… Tabi inişi savaş uçakları gibi oluyordu ama olsun sen pist niyetine kovalamıyor, iniyordun ya yüreğime o yetiyordu.

Sonra masadakilerin yerli yerinde olduğuna inandığında yatağa usul adım yaklaşıyor ve dudaklarından tenime doğru bir kelebek ordusu akın ediyordu. Kelebek dedim ya konduğunu hissetmiyor-muş gibi yapıyordum. Yani bildiğin yatak şımarıklıkları… Sonra ardından elin sanki dünyadaki en tatlı, en sıcak, en baştan çıkarıcı, en güzel yılan… Nasıl sürünüyordu kurak ve kızgın tenimde… Nasıl sürüyordu… Tüm duyularım elinin tenimde bıraktığı izlerin ardından harekete geçiyordu. Artık kuşatıldığına göre tenim, düşlerim de esirindi…

Yumurtadan yeni çıkmış bir halim vardı. Biraz sersem, biraz şaşkın, biraz halsiz… Sanki her şey ilk defa oluyormuş ve ben her hazzı ilk defa yaşıyormuşum gibi seninle yeniden öğreniyordum. Sabah uyanmalarını, akşam yatmalarını, sevişmeyi, gülmeyi ve her şeyden herkesten önemlisi aşkı… Evet, evet yeniden çiziyordum o yumurta görünümlü dünyaya aşkın sınırlarını… Yeni haritalar yaratıyordum bilincin çok altlarında… Kimseler bilmiyor ama bir o kadar tanıdık geliyordum herkese… Kıtalar avuçlarımdan nehirler gibi süzülürken ben Amerika’yı yeniden keşfediyordum lakin adı o yumurtanın doğurganlığında saklıydı. Kimseler bilmiyordu, sen dahi… Söylemeye niyetim de yoktu.

Sahi neredeydin bu sabah artık alışmış olman lazım bilincimin çoook altlarında yaratıp gerçeklerin üstüne çıkardığım senli düşlere…
Hadi gelmiyor musun daha bekliyorum bak yatakta… Bırak mutfakta öylece kalsın tıkırtılar sen şımart beni alabildiğine… Hadi her sabah yeniden keşfederken birbirimizi o jeopolitik çocuk da tanık olsun tenimizde, kıtaların doğumuna...




 
Kaynak Alıntı:

*  Salvador Dali aynı adlı tablosunun adıdır.“Geopolitical Child Watching the Birth of the New Man (Yeni İnsanın Doğuşunu İzleyen Jeopolitik Çocuk)” 


Popüler Yayınlar

Yasal Uyarı

Yayınlanan yazılar ve şiirler özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan yazı ve şiirler aktif link verilerek kullanılabilir.